Bafra`da Eski Cumhuriyet Bayramları

Cumhuriyetin ilanıyla Atatürk ilk cumhurbaşkanımız olacak, Cumhuriyet coşkusu ise tüm yurda dağılacak, kutlamalara dönüşecekti.
0 zamanlar ülkemizin en kültürlü insanlarının yaşadığı güzel Anadolu şehirlerinden biri olan Bafra’da Cumhuriyet Bayramları hafızalardan hiç silinmeyecek şekilde şölen havasında geçecek.
Kutlamaların ilk adresi bayramdan bir gün önce resmi daireler, eğitim kurumları, dernekler ve kit teşekkülü yöneticilerinin Atatürk büstünün önüne çelenk koydukları Cumhuriyet Meydanı olacaktı.
Çelenkler büyük bir itina ile yerleştirilirken biriken meraklı kalabalıkta onları izleyecekti.
Kutlamalara yerel yönetimler, partiler, dernekler işletme sahiplerinin de el atmasıyla, bayramın kutlandığı yerlerin sayısı artacaktı.
Bafra’nın her tarafında yapılan kutlamaların ana merkezlerinden biri de Hacıbaşların ahşap konağının karşısında bulunan iki katlı tarihi binada yer alan CHP binasında olacaktı.
Bafra’nın saygın avukatlarından olan Okan Çakmaklı’nın konuşmasıyla parti binası önünde biriken halk davul zurna eşliğinde bayramlarını kutluyordu.
Akşam ise günümüzde Bafra şehir müzesi olan şehir kulübünde cumhuriyet baloları düzenlenecek, balo için haftalar öncesinden hazırlık yapılacaktı.
Baloda erkekler için siyah veya lacivert takım elbise yine hanımlar için siyah veya koyu renkli elbise giyme geleneksel hale geliyordu.
Balonun açılışı Cumhuriyet Bayramını anlatan bir konuşmayla başlıyor, saygı duruşunun ardından bando takımının İstiklal Marşı ve Onuncu Yıl Marşı geliyordu.
O dönemin iyi tanıdığı akordeoncu Fehmi Beyin çaldığı parçalarla valslar, tangolar ve danslarla gece devam ediyordu.
Yemekli gecenin sonlarına doğru cümbüş, klarnet ve çift zurnayla yerel oyunlar oynanıyor, davetliler Cumhuriyet Balosunda, Cumhuriyet çocuklarına yakışır şekilde bayramlarını kutluyorlardı.
Diğer kutlama merkezlerinden biri de her yıl en büyük bayram takının kurulduğu kereste fabrikasının önü olacaktı.
Alanda biriken coşkulu halk davul ve zurnalarla gecenin geç saatlerine kadar eğleniyor, Atatürk’ün armağanı olan bayramlarını doyasıya kutluyordu. Kutlamalar sadece devlet eliyle yapılmayacak bizzat halkın kendisinin organize ettiği kutlamalarda bayrama renk katacaktı.
Özellikle mübadillerin oturduğu Gazipaşa Mahallesinde gündüz başlayan kutlamaların en ilgi çekenlerinden biri zurnalar eşliğinde yapılan deve güreşleri olacaktı.
Akşam ise yine zurnalar eşliğinde Debreli, Cigoş, Üç Ayak ve Telgrafın Telleri gibi Balkan havaları oynanacak, mübadiller Ata’ya şükran borçlarını hiç bıkmadan usanmadan yerine getireceklerdi.
Mübadiller Cumhuriyetin yeni özgür çocukları olarak cumhuriyet kutlamaların ileri ki yıllara da aynı coşkuyla aktaracaklardı.
Mahallelerine ulusal kurtarıcımızın adını verdikleri Gazipaşa’da, Aguş Hocanın (Mehmet Ulusar) kendisinin kurup süslediği takın güzelliğine dair anlatımlar günümüze kadar ulaşacaktı.
Diğer taklar ise tekelin kendi adını taşıdığı caddede ve meydandaki Ziraat Bankasının yanına kurulacak, taklar her yıl olduğu gibi cumhuriyet bayramının müjdecisi olacaktı.


Cumhuriyet Bayramları hiç heyecanını kaybetmeden bizim okul çağlarımıza kadar gelmişti. 1969 yılında Gazi İlkokuluna kaydım yaptırılmıştı. Artık ben ve benim kuşağım için Cumhuriyet Bayramında seyirci olma faslı kapanıyor. Bayramlarda okul idaresinin belirlediği kıyafetlerle bayramlara okulumuzun adına katılmaya başlıyorduk.
Bayram kıyafetlerimiz için kumaş almak onu bir terziye diktirmek ne bizi ned e ailemizi hiç yormuyordu. Her şey zevkle ve heyecanla yapılıyordu.
Bazı yıllarda ise hazır satılan izci kıyafetleri alıyorduk. Davulumuzu ise yün pazarındaki elekçilerden sağlıyorduk. Durumu iyi olan aileler çocuklarına trompet veya boru alıyor onlarda okulun bando mızıka takımını oluşturuyordu.
Ayrıca yardım sevenler derneği adına Jale Korur öğretmenimizin rehberliğinde bir kız ve erkekten oluşan takımlar seçilir kız arkadaş rozet takmakla erkek arkadaş ise rozet takılan izleyicinin yardımını attığı çelik kumbaraları boynuna astığı, askı ile taşımakla görevlendirilirdi.

Ders saatlerinin dışında günlerce süren merasim yürüyüşü hazırlığı yine çok büyük bir heyecanla yapılır hiç bir öğrenci bundan şikâyet etmezdi. Cumhuriyet bayramından birkaç gün öncede sınıfımızdaki camları, renkli gramofon kağıtlarından yaptığımız kedi merdivenleriyle ve küçük ağaç saplı bayraklarla süsler, okulumuzu gelinlik kız gibi yapardık. Bu sadece bizim okulumuza özgü bir şeyde değildi. İstisnasız tüm okullarda pencereleri süsleme işi büyük bir özenle yapılırdı.
Akrabalarımıza tebrik kartı göndermek için soluğu tebrik kartı satan kırtasiyelerde alırdık. Biz çocukların en sevdiği tebrik kartları simli kartlardı. Adeta gümüş gibi parlar bizi cezbederdi.

Kartların en bol çeşidi her zaman Üstün Kırtasiyede olur, kartların dizildiği tezgahın önü öğrencilerle dolar taşardı. Her öğrenci heyecanla kartların arkasına kutlama mesajını yazar daha sonra postaneden yollardı. Bayram öncesi en sevilen meslek grubu kuşkusuz postacılardı. Heyecanla onun yolları gözlenir gelen tebrikler sevinçle okunur daha sonra evlerimizdeki büfelerde yerini alırdı.

Bayramdan önceki gece heyecandan uyuyamaz. Sabahı iple çekerdik. Bayramda giymek için ailemiz tarafından alınan gıcır gıcır iskarpinler başucumuzda olurdu. Eskimesin diye bayramdan önce asla giyemezdik. Bayram sabahı evimizde büyük bir telaş olur, küçük büyük evde kim varsa erkenden ayağa dikilirdik. Bayrama katılacak kardeşlerim ve ben okullarımıza erken vakitte gider, arkadaşlarımızla ve öğretmenlerimizle buluşurduk. Son derece disiplinli bir şekilde yürüyüş kolu oluşturup en başta diğer okul bando mızıka takımlarında olduğu gibi elinde asası ile bando, mızıka takımı ki asayı ritmik hareketlerle kullanıp takımı yönlendiren bazen de, elindeki asayı olabildiğince yükseğe fırlatıp izleyicilerin acaba asayı tutabilecek mi diye heyecanlandıran şef yönetimindeki bando mızıka takımı.
Onun arkasında izciler ve renk renk giysiler içindeki öğrenci arkadaşlarımızla birlikte Cumhuriyet Meydanı’na doğru yürüyüşe geçerdik. Okulumuz Merkez İlkokulundan sonra meydana en yakın okul olduğu için kısa sürede meydana ulaşır, oradaki yerimizi alır, diğer okul takımlarının gelmesini beklerdik. Diğer okulların öğrencilerinin de meydana gelmesinden sonra başta kaymakam olmak üzere mülki erkan ve belediye başkanı bindikleri ciple ayakta durarak öğretmenleri, öğrencileri ve halkı selamlardı.
Selamlama merasiminin ardından her yıl olduğu gibi yine bir dedikodu çıkar her okulda aynı şeyi söyler “bizim okul bayram gösterilerinde birinci olmuş” derdi.
Bu durum öğretmenlerimizin motivasyon için uydurduğu, bir beyaz yalan mıydı? Yoksa biz mi öyle düşünüyorduk. Bunu bugün bile bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa okulların içinde ileride benim de beden eğitimi hocam olacak değerli spor adamı Ragıp Yıldırım hocamızın çalıştırıp bayrama hazırladığı Bafra Lisesinin yeri apayrıydı.
Bafra Lisesinin gerek bando-mızıka takımı gerekse yürüyüş kolundaki öğrenciler merasim yürüyüşünü o kadar ciddi şekilde yapıyorlardı ki sanki karşınızda çelik bakışlı sert adımlarla yürüyen Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı vardı sanırdınız. Ragıp Hocamız her bayram merasiminin yürüyüş kolunun başında olur, yürüyüşüyle ve hazırladığı Bafra Lisesi öğrencileriyle halkın büyük takdirini kazanırdı.

Bafra’daki okul kutlamaları öğle saatlerinde sona erdikten sonra, resmi araçlar, itfaiye araçları, sobacılar, terziler ve özellikle küçük büyük herkesin ilgi odağı avcılar kulübünün süslediği araçların Bafra sokaklarındaki geçişi kutlamaların mistik görüntülerinden biri oluyordu.

Bafra’da bizim kuşağımız bayramları doyasıya yaşamış olduğu için çok şanslıydı. Cumhuriyet Bayramı gündüz kutlamalarının ardından yerini gece kutlamalarına bırakırdı. Hiç aksatılmadan Gazipaşa Mahallesinde yapılan kutlamaların dışında, askerler tarafından marşlar eşliğinde yapılan fener alayı merasim yürüyüşleri de bayramın olmazsa olmazlarındandı.

Günümüzde Cumhuriyet Bayramları eskisi kadar coşkuyla kutlanmıyor. Güzel olan her şeyi kaybettiğimiz gibi bayramlarımızı da kaybediyoruz.
Çok şükür ki Bafra’nın Gazipaşa Mahallesinde oturanlar böyle düşünmüyor. Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına bu yılda hazırlanıyorlar. İlk yıllardaki şevk ve heyecanla, haydi büyükler bu yıl çocuklarınızın ellerinden tutun ve 29 Ekim günü akşamı onları Gazipaşa Mahallesindeki kutlamalara götürün. Ben ve benim kuşağım orada olacaklar yeni nesil bayramıyla tanışsın, orada bir kez daha Atatürk’ün şu sözlerini duyup öğrensinler, “Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar Kalacaktır.”
“Ne Mutlu Türküm Diyene, Ne Mutlu Cumhuriyete”

Recep Yılmaz
27 Ekim 2014
  • BafraHaber Yorum
  • Bafra`da Eski Cumhuriyet Bayramları içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 3
User defaultYorum Id: 192787
28 Ekim 2023
17:17
  • Yorum Id: 192787
  • 28 Ekim 2023
  • 17:17

“türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.“ne mutlu türküm diyene, ne mutlu cumhuriyete”

User defaultYorum Id: 192756
28 Ekim 2023
10:20
  • Yorum Id: 192756
  • 28 Ekim 2023
  • 10:20

Neredeyse on yıl önce yazdiklarinizin üzerinden sanki asır geçmişcesine masal gibi okudum. çoğuna bende şahidim ve en büyük üzüntüm bu değer bilmezlik bosvermislık acaba bizi millet olma becerisindrn de uzaklistiriyormu diye düşündüm. yazık bugün yaşadığımız bayramlara bakın birde dün ümitle şevkle zaferle huzurla kutladığımız bayramlara bakın. bu yazının şehir duvarlarına asılması lazım....

User defaultYorum Id: 192743
28 Ekim 2023
00:21
  • Yorum Id: 192743
  • 28 Ekim 2023
  • 00:21

Kalemine sağlık can..