Disiplinin Yıldırımı Ragıp Hoca

Disiplinin yildirimi ragip hoca
1937 yılında Amasya ili Merzifon ilçesinde zekiye ve Mehmet çiftinin ikinci çocukları olan bir erkek çocuk dünyaya gelir. Çocuğun adını istekli anlamına gelen Rakıp koyarlar.
Çocuklara verilen isimler sanki onların geleceğini etkiler…
Rakıp çocukluk yaşlarından itibaren son derece mütevazı, hırslı, çalışkan ve spor sevdalısı olarak yetişmektedir.

1944 yılında Merzifon Karamustafapaşa ilkokuluna kaydı yaptırılıp okul hayatına “merhaba” diyecektir Rakıp.
İlkokul yıllarında bile disiplinli yaşamından hiç taviz vermeyecek, okul dışındaki günlerini mahalle arkadaşlarıyla futbol oynayarak ve bakkallık yapan babasına yardım ederek geçirecektir.
Öğretmenleri tarafından örnek gösterilen Rakıp, ilkokulu takdirname alarak bitirir. Yeni okulu Merzifon ortaokulu olacaktır, 3 yıllık ortaokul döneminde de ilkokulda gösterdiği başarıyı gösterecektir.
Okuduğu her yılı takdirname alarak geçer. Okuldaki tüm sportif faaliyetlerin en çok aranan öğrencisidir. Disiplin ve çok çalışma temel prensibidir. Kimseyle kavga etmez, kişiliğinden ödün verecek şakalar, patavatsızlıklar, tembellik gibi kavramlar ona çok uzaktır. Yaşamının temel kriterlerini çoktan belirlemiştir. Çalışmak, çok çalışmak, daha çok çalışmak ona her zaman başarı getirmiştir.
Okumaya olan aşırı ilgisi Öğretmen lisesine gitmesine neden olacaktır. 1955 yılında yatılı Trabzon Öğretmen lisesine kayıt yaptırır. Trabzon o yıllarda eğitimde Amasya, Çorum, Samsun ve ordu gibi illere nazaran çok daha iyi durumdadır. Okuduğu şehri ve okulunu çok sever çalışkanlığı sayesinde okulun en çok sevilen öğrencilerinden biri olur.

Tüm spor branşlarında mutlaka vardır. Tüm gençler gibi olmazsa olmaz sevdalarından biri de futboldur. Zaten Trabzon futbolla yatıp futbolla kalkan bir şehirdir, Trabzon lisesi futbol takımı geçmiş yıllarda dünya şampiyonluğa uzanmış bir takımdır, zaten ruhuyla bütünleşen sporcu kimliği Trabzon’da hayat bulacak geleceği ile ilgili kararını burada verecektir.

1958 yılında girdiği üniversite sınavında Ankara Gazi Eğitim Fakültesi spor bölümünü kazanarak spor adamlığına giden tek engeli de aşmış olur. Fakültede çok geniş bir arkadaş kitlesine sahip olacaktır. Arkadaşlarından bir tanesi de aynı üniversitenin Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünde okuyan Bulgaristan Ziştovi kasabası muhaciri bir aileden gelen Ülkü Hanımdır.
 
Rakıp Bey 1961 yılında okuduğu üniversiteden mezun olur. Kısa bir süre sonra, aynı yıl tayini Muş lisesine çıkar. 6 ay sonra üniversiteden arkadaşı ülkü hanım Fransızca öğretmeni olarak Muş lisesine tayin edilecektir.
Aynı üniversiteden mezun iki arkadaşın arasında zamanla duygusal bir bağ kurulacak ve 1964 yılının başlarında Muş’ta nişanlanacaklardır. Tayin işinin gerçekleşmesi için nikâhları da kıyılmış resmi olarak evlenmişlerdir.
Rakıp Bey mecburi görev süresinin dolmasına yakın bir zamanda tayinini isteyecektir. Tayin yeri olarak Samsun’u yazar. Depo tayiniyle geldiği Samsun’dan beden eğitimi öğretmeni olarak Bafra Lisesi’ne gönderilir.
Kendisi Bafralı olmuşsa da eşi Ülkü Hanım henüz Bafralı değildir. Okullar açıldıktan kısa bir süre sonra aynı yılın ekim ayında Eskişehir’de dünya evine girerler.

Ülkü Hanımın yakın dostları uzun yıllar Anadolu Üniversitesi rektörlüğü ve şimdi belediye başkanlığı yapan Yılmaz Büyükerşen ve eşi de düğünlerinde onlarla birliktedir. Düğünün ardından bir süre Eskişehir’de kalan yeni evli çift, düğün öncesi hazırladıkları, Gençlik Caddesi’nde Mehmet Cılız’a ait iki katlı evin alt katında yıllar sürecek Bafra yaşamına adım atarlar.
Rakıp Bey aşırı disiplini ve meslek aşkıyla kısa sürede tüm Bafralılardan ve meslektaşlarından saygı görecektir. Disiplin her zaman başarıyı getirmiştir… O yılların öğrencileri sıkı disiplinle tanışmış, ileriki yıllarda sıkı disiplini daha iyi hissedilecektir.

Rakıp ve Ülkü yıldırım çifti Bafra’da süren mutlu evliliklerini 1967 yılında dünyaya gelen Habibe Banu ile süslerler. Çocukları en sevimli haline geldiğinde Rakıp Beyin bir borcu ortaya çıkar. Her Türk erkeği gibi vatan borcunu ödeyecektir.

1968 yılında Polatlı Topçu Okulunda yedek subay olarak askere alınır. Yedek subaylara uygulanan sınavlarda hep birinci olacaktır. 20 ay süren askerlik süresi bittiğinde Bafra’ya ailesinin yanına döner. Eğitime kaldığı yerden devam edecektir.

1972 yılına gelindiğinde ailedeki üye sayısı dörde çıkacak İbrahim Mert dünyaya gelecektir.  Rakıp Bey bu yıllardan sonra Bafra’da adeta bir efsanedir. Onun değişmez aksesuarı düdük daima boynunda aslıdır. Her ders saati başlamadan önce koridorun başında öttürdüğü düdük tüm okulun hizaya geçmesine neden olur.

Yarattığı disiplinden diğer meslektaşları da son derece memnundur. İstiklal Marşının okunması tam bir askeri disiplin içinde yapılır. Hiçbir öğrencinin marş süresince kıpırdaması bile mümkün değildir. Kız erkek, tembel çalışkan hiçbir öğrencisini ayırmaz, ona göre disiplin herkese lazımdır.

Bafra’da coşkuyla kutlanan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı onunla özdeşleşmiştir. Aylar öncesinden bayram hazırlıkları için öğrencilerini çalıştırmaya başlar. Okuyamamış ama yetenekli mahalle gençlerinin sağda solda ziyan olmasına göz yummaz. Sıra dışı bir uygulamayla o gençleri de bayram çalışmalarına dahil eder.  Amacı okuyamamış yetenekli gençleri zararlı alışkanlıklardan kurtarmaktır. Uygulamasında yanılmayacaktır. Hazırladığı ekip 19 Mayıs gösterilerinde çok ilgi çeker. Kuleler, variller, duvar engelleri ile yapılan koşular çok beğenilir. Beğenmediği bir şeyi defalarca tekrarlattırır.

Bir 19 Mayıs gösterisinde belediye bandosunun çaldığı marşı beğenmez… Kaymakam, Belediye Başkanı ve askeri erkân oradayken hiç çekinmeden okul trompet takımını devreye sokar ve marşı onlara çaldırır. Okul trompet takımı marşı mükemmel şekilde icra ederek hocalarını utandırmazlar. Rakıp Beyin bayram gösterilerindeki yürüyüşü akıllardan hiç çıkmaz. Yürüyüş kolunda attığı adımlar sanki ayak tabanını duvara dayıyormuşçasına dik ve ritmiktir. Gözler çelik gibidir… Gururla daima ileriye bakar. Atatürk’ün yarattığı gençliğin en güzel örneklerinden biridir.

Çocukluk yıllarımın bu efsane adamı, benden büyük üç kardeşimin beden eğitimi öğretmeniydi.
İlkokula gittiğim halde onu büyük kardeşlerim gibi bende iyi tanıyordum. Zaten hiçbir bayramı kaçırmazdım. Bayram günlerini tüm Bafralılar gibi özlemle bekler 19 Mayıs provalarını bile bayrammış gibi izlerdim.

1974 yılında benden büyük kardeşlerim gibi ben de Rakıp Beyin öğrencisi olacaktım. Gazi ilkokulunu bitirdikten sonra orta tahsilim için Bafra Lisesinin orta kısmına kaydım yaptırılmıştı. Artık bende onun öğrencisiydim. Okula başladığım ilk hafta sınıf başkanı da seçilmiştim. Disiplinden ödün vermeyen hocamızın sıkı disipliniyle yetiştirdiği binlerce öğrenci gibi bende nasibimi alacaktım. Disipline dayalı duygu ruhu ileride tüm öğrencileri gibi bana da yol gösterecekti. Her ne kadar ondan çok çekinsek de hepimizin ona karşı gizli bir hayranlığı söz konusuydu.
Beden eğitimi dersinin dışında rehberlik öğretmenimizdi ve yoklamayı o alıyordu. Bir gün nasıl olduysa sınıfımızın yoklama defteri kaybolmuştu. İdareye yoklama defterini götürememiş ve çok korkmuştum. Arkadaşlarım yoklama defterinin Rakıp Hocamızda olabileceğin ve evine gidip öğrenmem gerektiğini söylüyorlardı.

Evinin önünde birkaç tur attıktan sonra tüm cesaretimi toplayarak evinin zilini çalacaktım… Zilin ardından kapı açıldı çok çekindiğim Hocamı ev temizliğinde eşine yardım ederken görecektim. Korkarak yoklama defterinin kaybolduğunu söyleyecektim.  Gülerek dinledikten sonra “oğlum yoklama defterine bir şey olmaz bulunur rahat ol haydi evine git” diyecekti. Gerçekten mutlu haber çabuk gelecek defter okul idaresinde bulunacaktı.

Ragıp Hocamız, son derece disiplinli biri olsa da iyi bir arkadaş çevresi vardır. Sohbeti çekilen biridir. Meslektaşlarından başka gazeteci, Hasan Davran ve 1960 yılında ziraat bankası ile Babakent restoranın arasında açılan büfenin ortaklarından kendisi gibi Merzifonlu olan Mehmet Kırılmaz’la çok sık görüşür.
İleride doktor olacak hemşerisinin oğlu İsmail kırılmaz da onun öğrencisidir. Bir gün öğrencisi İsmail’in basketbolda turnikeye kalkmasını ister 3 denemenin de sonunda öğrencisi turnikeye kalkamaz. Oğlum sen benim hemşerimin oğlusun bu yüzden sana iki kat ceza vereceğim diyecek ve gerçekten de dediğini yapacaktır. Geleceğin doktoru olacak öğrencisi günlerce basketbol çalışması yapmak zorunda kalacaktır.
   
1976 yılında ben Bafra Lisesi orta kısmını bitirecek ve Endüstri Meslek Lisesine gidecektim. Bir yıl sonra ise babamın aldığı kararla Samsun’a taşınacaktık. Taşındıktan bir yıl sonra Bafra’dan kötü bir haber gelecekti. Bafra’nın hiçbir zaman unutulmayacak beden eğitimi öğretmeni Rakıp Bey 1978 yılının Kasım ayında eşi ve iki çocuğuyla küçük bir Karadeniz gezisine çıkacaktı. Eşi ve çocuklarına çok sevdiği Trabzon’u, okuduğu okulu ve yaşadığı mahalleyi gösterecekti.

Trabzon’a varmışlar, aklındaki tüm yerleri neşe ve mutluluk içinde gezmişlerdi.  Gezi bitmiş dönüşe geçmişlerdi. 14 Kasım 1978 yılında Ordu’nun ilçesi Perşembe yakınlarında kendi kullandığı otomobil trafik kazası yapacak ve olay yerinde hayatını kaybedecekti. Kaza anında eşi Ülkü Hanım komadadır ve kazayla ilgili bir şey hatırlamayacaktır. 4 kişi çıktıkları geziden Bafra’ya üç kişi döneceklerdir. Ölüm haberi Bafra’ya bomba gibi düşer. Kimse inanmak istemese de Bafra’nın spor hayatına çok şey katan disiplinin duayeni, koca bir çınar daha yıkılmıştır. Cenazesi memleketi olan Merzifon’da toprağa verilir.
 
Ülkü Hanım artık çocukların hem annesi hem babasıdır. Evlenirken beraber kiraladıkları evde 3 yıl daha oturduktan sonra 1981 yılında hükümet caddesindeki Karaca apartmanında satın aldığı daireye taşınırlar. Bafra’da doğup büyümese de evlenip çocuklarını büyüttüğü Bafra artık onun memleketidir. Bir kez olsun dahi Bafra’dan ayrılmayı düşünmez, çocuklarını Bafra’da büyütür ve hayata hazırlar.

Rakıp Hocamız sıkı dostu gazeteci Hasan davran tarafından hiç unutulmaz her ölüm yıldönümünde yazdığı bir yazıyla onu anar, açtığı blogda onunla ilgili yazılara yer verir. İyi ve kötü gün dostu olduğunu her fırsatta gösterir.
36 yıl önce kaybettiğimiz sevgili hocamız Rakıp Yıldırımı bu kısa yazımda anmaya ve anlatmaya çalıştım. Öğrencisi olup da onu anlatmak ve anekdotlarını yazmak isteyenler olacaktır. Yeni nesillerin geçmişi bilmesi adına bunu çok önemsiyorum, Bafra’ya 1964 yılında düşen disiplin yıldırımı, o kuşağın başarılı insanlarını yetiştirmişti. Sevgili hocamızı minnetle vadediyor,  ailesine uzun sağlıklı ve mutlu yıllar diliyorum.

Recep Yılmaz
  • BafraHaber Yorum
  • Disiplinin Yıldırımı Ragıp Hoca içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0