Emre Tilev ile yerelden ulusala bir başarı öyküsü

Emre tilev ile yerelden ulusala bir basari oykusu

90 Yılların hemen başıydı

Radyoda alışık olmadığımız özel bir ses. Arkada fon olarak Bodyguard filminin soundtrack şarkısı I Will Always Love You çalıyor. Gecenin sessizliğini bozmayacak ritim ve sadelikte konuşuyor DJ gece ve şarkının üstüne ince bir balans çekerek hayal gücümüzü harekete geçiren o ses.

Kimdi?

Aynı ses, ertesi gün kameranın önüne geçiyor, daha hızlı ve daha ciddi bir tonlamayla Samsun gündemini, spor haberlerini, yerel siyaset ve il ilçe ekonomisinin durumunu stüdyo da, herhangi kapalı mekan da ya da sokakta, tıpkı yıllar sonra olacağı gibi dur durak bilmeden büyük bir eforla sunuyordu. 

Gündemi belirliyor, aktarıyor, konuşuyor, konuşturuyor. 

Yerel televizyonların ilk kurulduğu 90 yıllar ve tüm Samsun’luların bir odasını ayırdığı altın çocuğumuz Emre Tilev. 

Kısa bir yolculuk yapalım geçmişe.

Yıl 1993.

Gündüz vakti, Samsun-Bafra Kapalı spor salonunda voleybol müsabakası izleyeceğiz arkadaşlarla.

En önde iyi bir yer tutmakla Emre Tilev’in yanında olmak aynı şeydi. Hemen merakla bir şeyler soruyoruz, görev aşkıyla bir bize bir mikrofona anlatıyor. Böyle coşkulu bir anlatımla hiç karşılaşmadığımız için midir yoksa mütevazılığinin karşı tarafta yoğun bir mahcubiyet hissi yarattığından mıdır bilinmez,  meşgul etmeye kıyamıyor insan, 

Kısa kesip, görüşmek üzere abi diyoruz,  “her zaman gençler” demişti 93’te. Dün gibi aklımda.

Doğru demiş, 21 Yıl sonra görüşmek istediğimi söylüyorum telefonda. Kırmıyor, “her zaman” diyor. CNN Türk Kanal D binasına davet alıyoruz. Ertesi gün Doğan Medya Center’da 5N 1K stüdyosunun önünde sıkı bir sarılmayla karşıladığında ilk düşüncem senelerin onu değiştiremediği oldu.

Yüz aynı, ses aynı, mütevazılık onu hiç terk etmemiş. “Hoş geldin kardeşim” stüdyoların içinden toplantı ofisine geçiyoruz. 5 Dakika kadar beklemeye geçiyorum, o sıra da Kanal D spor haberlerini sunuyor.

Yerelden ulusala uzanan Emre Tilev başarısına şahitlik ediyordum, her şey doğal akışında gerçekleşiyor, Aralarda canlı yayına çıkıyor ve sonra röportaja devam ediyoruz. 

(Sağda, italik ve daha küçük olarak)Emre Tilev 1971 Ankara doğumludur. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümü mezunu olan Tilev, Televizyon ve radyo deneyimini ilk kez Samsun’ da yaşadı. 

Ne çok başarınız var konuşacak, en baştan başlayalım mı, Samsun?

19 Mayıs Üniversitesi Gıda Mühendisliğini kazanmıştım. Sevgili Dayım Samsun Bafra’da doktordu bilirsiniz Aydoğan Erdoğan, pek sevilirdi, Samsun’u çok isteyerek gelmiştim. Okuldan arta kalan zamanları değerlendirmem gerektiğini düşündüm ve radyo da çalışma girişiminde bulundum.

Daha da geriye gidelim, radyo deneyiminiz ilk nerede başlamıştı?

(İşte en şaşırtıcı an!)

Öncesi yok, ilk kez Samsun’da. Anlattığım gibi, boş zamanlarımı kıymetlendirmek için radyoyu tercih etmiştim. Bafra FM’le başladım. Bu mesleği bugün icra ediyorsam bunu Bafra FM ve tüm Bafralılara borçluyum. 

Nasıl kabul edildiniz? Sonuçta hiç deneyiminiz yok ve canlı yayın sunacaksınız.

Bafra FM’in kapısını çaldım, ben Egeliyim, radyo programı yapmak istiyorum dedim. “Ne yapacaksın, nasıl bir yayın?” sorusuna, daha önce hiç yapmadım ama Klasik müzik programı yapmak istiyorum dedim. Babam opera sanatçısıydı, çok yakındım o tarza. 

Klasik müzik mi?

Onlara da garip gelmiş olacak ki, “Klasik müzik tutmayabilir” dediler, o dönemde Türk Pop yeni gelişiyor, yabancı müzikler sıkı takip ediliyordu. Bilirsin işte U2, Scorpions var o dönemde, rock kültürüm de böylelikle gelişmişti.

Radyo’dan televizyona geçiş sanki çok hızlı oldu, hem DJ hem televizyon spikerliği yapıyordunuz.

Evet, öyle, Cemal abi (Cemal Kurt)”Bir televizyon kursak orada da çalışır mısın?” dedi. Yanıtım hazırdı, evet dedim. O dönemde belediye başkanlığı seçimi var ve Sefer Peker Hasan Aslan la siyaset programı dahi yaparken buldum kendimi. Yarışma programları dahi sunuyordum, dur durak yoktu anlayacağın.

Spor yayınları o dönemde zenginleşti lakin tek kamera var, Bafra spor 2.ligde ve ben de maçları banttan anlatıyorum. Bafra spor la birlikte illere maça gidiyoruz, hatta o kadar kaynaşmışız ki, kazanırsak bende prim alıyor muyum diye soruyorum espriyle. Tüm takım kahkahaya boğuluyor.

STV kanalındaki yayınlarınız da aynı dönemdeydi sanki?

Samsun’da STV yetkilileri, “Samsunspor 1.ligde ilgilenir misin?” diye sordular. Evet dedim. Samsun Bafra arasını yeşil Volkswagen ile gidip gelirken buldum kendimi. Üniversite de dersten çıkıyorum doğru Samsun televizyonuna ve nihayetinde Bafra’ya. Samsun ve Trabzon maçlarını yerel TV’den anlatıyorum o dönemde, büyük beğeni topluyordu. 

Hem öğrencilik hem iş birlikte zor olmadı mı?

Elbette yorucuydu fakat yorulmayı seviyordum. Kendime yeni hedefler koymaya başlamıştım. Şunu fark ettim ki, gelebileceğim en iyi yere gelmiştim Karadeniz de. Daha ileri gitmeliyim dedim. 93 Yılının ekim ayıydı, İlker abinin (İlker Yasin)yanına çıkma fırsatını yakaladım.

Türkiye Emre Tilev’i bu sayede tanıdı değil mi?

Hayır, biraz daha vakit ve azim gerekiyormuş. Kısa sürdü görüşmemiz, “Ne yapacaksın?” dedi. Spiker olacağım dedim. “Biz sizi ararız” dedi.

Arandın mı peki?

Bir yıl geçti ses seda yok, ama yılmadım ve sabırla bekledim. Tekrar İlker abinin yanına çıkabilmeyi hedef koymuştum kendime. Şartlar olumlu gelişti ve başardım, ikinci görüşmeyi gerçekleştirdiğimizin ertesi günü artık Hürriyet Tower İstanbul’ daydım. 

1994 Yılı İlker Yasin ve ekibiyle birlikte ulusal kanal deneyimimin başladığı yıldır.

İlk zamanlar nasıldı?

Maç anlattırdılar, kayıtta çok şey öğrendim yani yayının arka tarafı. Bir akşam şirketteyim, o aralar iş yerimde yatıp kalkıyorum, “Spordan kimse var mı” dediler, buyurun efendim ben varım dedim.

“Formüla yarışlarını anlatmalısın” dediler. Hiç hazırlıklı olmadığım bir konu.

Ne yaptınız peki?

Tabi ki hayır demedim, yayını kurtarmalıydık, anlattım. Ertesi sabah İlker Yasin “Sen ne yaptın Emre dedi? Öncelikle yayını kurtardık efendim dedim. “Pekala” dedi, gülümsedi.

Sonra bir baktım 1994 Mayıs’ında Kanada Magni-Cours da yarışları anlatıyorum. 

Formüla’nın Türkiye’de gördüğü ilgi de pay sahibi olduğunuzu her zaman söylerim.

Estağfurullah, ben çok severek yaptım.

Cine 5 dönemi nasıl başlamıştı.

İlker Yasin hayatımdaki önemli kilometre taşlarından biridir. Barbaros Talu, sonra Şansal abi. Bir baba gibi her zaman yanımda durmuştur. O dönemde maç sunmayı çok istiyordum, Cine 5’i en çok da bu sebeple istemiştim. Yollarımız bu dönemde ayrıldı. 

(Sohbetin gidişatına aykırı bir soru sorayım istiyorum)

Samsun’a gelmeseydin yine spiker olmayı ister miydin?

Yine isterdim. Bu aşk çocukluktan geliyor. O dönemde topu olan çocuktum ve bana “Sende oynayacak mısın?” derlerdi, yok derdim, ben sunacağım. Yine o yıllarda İlker Yasin’i hayranlıkla dinlerdim. Evde maç seyrederken televizyonun sesini kısarlardı ki ben maçı anlatayım diye. Anlatan adamdım özetle.

Okul yıllarında Sporcu olmayı düşünmedin mi?

Atletizmle uğraştım, iyi bir atlet olduğumu söyleyebilirim. Sonra trafik kazası geçirdim, Polis aracı çarptı. 6 Ay evde yatarak geçti, zor bir süreçti benim için. Atletizme veda etmek zorunda kaldım.

Seyirciler bu ses tonunu çok seviyor eminim, bunun için özel bir ders aldın mı?

Diyafram kullanmayı babamdan öğrendim. Trompet sanatçısıydı ve zaman zaman anlatırdı bana. O dönemde bilmeden ses eksersizi yapardım. Fakat yine 1998 yılında tanıştığım Barbaros Talu sayesinde diksiyonumu düzeltme fırsatını yakaladım.

Bu ses tonu ekranda her yayına gidiyor, ben sunduğun basketbol maçlarını da izlemiştim.

Tekwando bile anlattım desem. Hatta Nascar araba yarışları.

Aslında ne anlattığından öte neyi anlatmadığını sorsam.

Sanırım Sumo güreşleri.

Tüm spor dallarıyla iç içesin ama en çok ilgi duyduğun desem? ( Ezber bozan bir yanıt daha )

Tabi ki atletizm. Sonra Basketbol sonra Futbol gelir. Buraya gelişim futbol sayesinde oldu, onun yeri ayrıdır.

Tekrar ara veriyoruz, Emre Tilev spor haberlerini sunmak için canlı yayına geçiyor.

Ve Emrecan. Babası canlı yayına geçtiğinde bana ev sahipliği yapıyor. 

Bilgisayarda çizdiği karikatürleri izletiyor bana sıkılmayayım diye. Çok yetenekli çizimlere sıkılmadan bakıyorum.

Derslerin nasıl Emrecan, çok çalıştığını duydum?

Önceden çok çalışmazdım. Babam bana bir gün derslerini bitirdin mi dedi. Ben çalışmayacağım dedim. Babam sen bilirsin, senin hayatın daha kötüye gider benim ki değil dedi. 

Zekâ küpü. O ara canlı yayın bitmek üzere, Emre can “Babamın yanına gidiyorum, bir şey olursa bana seslen” diyor. Emrecan adamımsın!

Stüdyoları geziyoruz, içerisi bir hayli hareketli. Ayaküstü Emre Tilev’ le sohbete devam ediyoruz.

Hem memleket hem spordan konuşalım istiyorum, sorulabilecek en iyi soruyu soruyorum. Tanju Çolak…

Halen görüşüyorum, çok severim. En son Mesut Yar da birlikte konuktuk. Özü sözü birdir. Futboldaki başarısına tüm dünya şahitlik etti. Spiker olmazdan önce de onun çok maçını arkadaşlarıma, ev halkına sundum. Çok iyi, çok esprili birisidir. 

Canlı yayınlar da seni tartışırken ya da bir polemik konusu olarak göremiyoruz.

Kırmak çok basittir, onarmak hem zordur, hem de iz bırakır. Benim için herkes çok değerlidir. İletişime çocukluğumdan bu güne değin çok önem verdim.

Bu canlı yayın koşturmasında seni yeterince yorduk, son demeden önce; şimdi bafrahaber yayınındasın yıllar öncesine nasıl seslenmek istersin?

Ben memleketinizi hep çok sevdim. Mesleğimden öte hayat arkadaşımı, Yeşim’i orada tanıdım. Kıymetli dayım Aydoğan Erdoğan, sonra hala görüştüğüm Yeşim’in ailesi yani ailem ve kıymetli dostlarım. Sürekli haber alıyor ve fırsat buldukça gitmeye gayret ediyorum benim ikinci evim Bafra’ya, Bafra halkına saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

İyi ki her şey orada başlamış.

Son için iyi bir imza.

Önce beni ağırlayan küçük arkadaşım Emre can’a ve iletişimizin böyle içten böyle kolay olmasını sağlayan Emre Tilev’den de önce tanıdığımız çok kıymetli eşi Yeşim Tilev’e teşekkürler.

Yerel den ulusala uzanan ve uluslararası başarılarımıza tanıklık edip her fırsatta dillendiren, 90’lardan bugüne başarısıyla övündüğümüz, içten, samimi ve yardımsever spor adamı,  Emre Tilev’e tekrar tekrar teşekkürler.

İyi her şey burada başlamış.

Murat Tutgin


ALS Hastalığına dikkat çekmek için meydan okuduğu o an.

Tilev, Medya kariyeri dışında ayrıca her kategoride sunuculuk ve NLP-İletişim becerileri, konuşma ve gelişimi, yönetimde liderlik, hayatı tanıma, anlama ve değerlendirme konularında Türkiye'nin en ünlü markaları ve firmalarına ve aynı zamanda CEO'larına destek vermekte, dersler ve zamanı kaliteli paylaşarak katma değer yaratmaya çalışmaktadır. 

Tilev, 5000’in üzerinde Basketbol-Futbol ve Formula 1 yayını  spikerliği  gerçekleştirdi.

Aldığı ödüller;

1997-En iyi Formula 1 spikeri( Rai Uno Tv  yayıncılar arası değerlendirmesi)

2000-01-02-03-WRC ve Avrupa Rally’leri seslendirme görevlisi.(TOMSFED )      

2001-En İyi Spiker Ve Haber kord.( Maltepe Üni.)

2002-“FUTBOLDE ŞİDDET ÖNLEME ”( Polis Akademisi Ankara ) 

2003-EN İYİ RADYO SPİKERİ

2007- En iyi Radyo Programcısı (Futbol Plus)

2008-Anadolu Televizyon Oskarı-Yılın En İyi  spikeri ( Adana Yerel Televizyonu)

2009-Arel Üniv. Yılın En İyi Spor Spikeri

2010-Amerikan-Türk Spor Birliği En iyi Spiker-Yayıncı


  • BafraHaber Yorum
  • Emre Tilev ile yerelden ulusala bir başarı öyküsü içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0