Eski Bafra`da Hayatım

<p>Çocukluğum, genliğimin bir kısmını hep bu topraklarda yaşadım. Ne hayaller kurduk geçmişte, geleceğe dair... Ama şimdilerde bir kısmı silinmekte.</p> <p>Eskiden Mevlana mahallesinin olduğu yerler yeşillik, öğretmenevinin olduğu yerlerse mezarlıktı. Bakmayın şimdilerde lüks binaların dikildiğine... Hele Bafra Spor Klubü ve Huzurevinin olduğu yerlerse ormanlık alanlardı. Hıdırellez günlerinde coşardık hep birlikte. Hatta Adnan Menderes Parkının önünde şimdi harabe olan tarihi bir çeşmemiz vardı. Şimdi ise fotoğraf albümünde bir köşede. Biz tarihimize ancak bu kadar sahip olduk. Taşı başüstüne koymaktansa, yıktık çeşme ile birlikte tarihimizi... Geçmişimize sahip çıkmazsak geleceğin temelleri nasıl atılır bilemiyorum.</p> <p>Yine eskiden Hıdırellez kutlamalarımız ve sele sepet eğlencelerimiz bir başka güzel olurdu. Biz çocuklar evlerden çıktık mı geç saatlere kadar evlere girmezdik hıdırellez günlerinde. Bizim için bir bayram günü gibi olurdu. Bağıra bağıra sele sepet top kandil marşımızı söyler, kapı kapı gezerdik. Bilirdik ki, mahalle eşrafı bir gün öncesinde bize vereceği armağanların hazırlığını yapmıştır. Genelde mendil içinde paralar verilirdi bizlere. Hatta mübarek bayram günlerinde çikolata bilmezdik, lokum ve mendil içinde harçlıklar verilirdi. İlginçtir ki, ben geçen yıl bayramlarda aynı günlerin anısına, mendil içinde harçlık ve lokum ikramında bulundum, herkes şaşırdı.  Hatta koskoca Bafra` da öyle süslü küçük mendil bile bulmak zorlaşmış.</p> <p>Çocuktuk işte... Toplanırdık mahallenin çocukları, birer çıkı hazırlattırırdık, Kemalpaşa Mahallesinden Adnan Menderes Parkının oraya pikniğe gider gibi, böğürtlen toplamaya giderdik. O zaman o havayı teneffüs etmek bile bir başkaydı bence. Çok katlı ev sayısı ve lüks ev bu kadar değildi. Evinde televizyon ve telefonu olana gıpta ile bakar, onları zengin diye tabir ederdik.</p> <p>Sokak aralarında top oynardık. Ne oyunlarımız vardı, dombiliç, saklambaç, istop, yakan top, mendil kapmaca, mektup, misket. Nerde bilgisayar, atari, play station?</p> <p>Ramazan günlerinde büyüklerimizi de iftar saatine kadar, oyunlarımıza misafir ederdik. İpleri balkondan balkona gerer, voleybol oynardık top patlayıp ezan okunana kadar... Bazen oyuna öyle kapılırdık ki, ezan okunduktan sonra bile eve girdiğimiz olurdu. Hele sahurlarımız bir başka güzel olurdu. Bir komşunun bahçesine saclar kurulur, kadınlar toplu halde yağlı yanıçlar, yufkalar açarlardı. İmece usulüydü. Biri yoğurur, biri açar, biri yağlar, biri çevirirdi. Sahurda davul sesini duyasıya fırlardık yataklardan. Bize gün doğardı, başlardık tepinmeye. O zaman davulcular camın önüne kadar gelip, maniler okurdu bize. Bahşişinide almadan gitmezdi. Şimdi ki gibi tıngırdatma değildi, esaslı çıkardı davulun sesi. Adeta yankılanırdı mahallenin içinde.</p> <p>Düğünlerde eskiden yemek dağıtılırdı. Köyden kenten gelenler aç gelir diye. Kazan kazan keşkek kaynar, su börekleri açılır, baklavalar şerbetlenirdi. Keşke kaynamayan düğüne düğün denemez hala bence... Özümüzü, kendimizi kaybettiğimizi anlıyoruz, bir dilim yaş pasta ve meyve suyu ile ağırlandığımızı görünce. Pasta merasimi, takı töreni derken düğün bitiveriyor. Biz misafirperver bir toplumduk. Ne oldu, soruyorum hepinize? Misafir ağırlamak için bir hafta önceden düşünürdük misafirimize ne ikram edelim diye...</p> <p>Bayramları anmaya yüreğim bile elvermiyor. Ne çok şey sığdırmışım meğer yolun yarısı olan hayatımın içine. Bir bayram kutlardık ki, sabah bayram topu atılasıya, başlardı kutlamalar. Mahallenin başındaki evden başlanır, toplana toplana son eve kadar varılırdı. Tatlılar, sarmalar, nokullar, kompostolar, çeşit çeşit olurdu. İkramda sınır olmazdı hiçbir evde. Toplu halde oturulurdu, sofralara... Yediğin önünde yemediğin arkanda misali... Şimdi kuru bir merasim. Usulen geçiştirir gibi olduk, mübarek bayramlarımızı. Çünkü bayram tatili, bizler için misafirliğe gidiş, ya da misafir ağırlama değil, kaçış oldu. Yana yakıla, bayram tatillerinde tatil yapacak yerler arar olduk.</p> <p>Bahar temizliğinde yollara halılar serilir, yardımla yıkanırdı. Şimdi onun bile keyfi yok. Arıyorsun halı yıkama servislerini, gelip kapıdan alıyorlar, yıkayıp, kurutup evlere kapı teslimi yapıyorlar.</p> <p>Biz duygularımızı otomatiğe bağladık. Robotlaştık, modern yaşam karşısında. Keşke diyeceğimiz, ah diyeceğimiz zamanları yaşıyoruz şimdi. Cep telefonları, internet yüzüne, çocuklarımızla bile iletişimde sıkıntılar yaşıyoruz. Oturup sohbet bile edemiyoruz,  doyasıya. Şimdi hepinize soruyorum, Biz ne bırakacağız, bu güzelim gençliğimize?    </p> <p>Türkan Zengin Karaboğa</p> <p>                                                     </p> <p> </p>
  • BafraHaber Yorum
  • Eski Bafra`da Hayatım içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0