Potansiyeliniz öğrenilmiş çaresizlikle sınırlı değildir

<p><span style="font-size: 13px;">Zaman geçtikçe zıplamaya devam eder ancak artık kapağa çarpacak kadar yükseğe zıplamamayı öğrenirler. Kapağı çıkarırsınız, pireler yine zıplar ama kutunun dışına çıkacak kadar değil. Çünkü kendilerini ancak o yüksekliğe zıplamaya şartlandırmışlardır.</span></p> <p>Çoğu zaman insanlar da aynı şeyi yapar. Tıpkı pireler gibi insanların birçoğu daha yükseğe zıplamaktan kendilerini alıkoyarlar, kendi kendilerine sınırlar koyar ve asla potansiyellerini tam olarak kullanamazlar, ellerinden gelenin bu olduğunu sanırlar, dolayısıyla içlerindeki gizli pınarların ortaya çıkmasına engel olurlar.</p> <p>Öğretmenlik yaşamım boyunca velilerime: “ Çocuğunuz için ne istiyorsunuz, onun için hayaliniz nedir?”  diye sorduğumda aldığım cevap genellikle şu olurdu: “ Güzel bir işi ve ele muhtaç olmayacak kadar parası olsun.”  Oysa ben şu cümleleri duymak isterdim: “ Kendinin ve potansiyelinin farkında olsun, anlamlı bir yaşam sürsün, fark yaratsın, ulusal ve kültürel değerlerini korusun.”  Neden bu cümleleri duyamıyoruz ki birçok aileden? Çünkü onlar hem kendilerinin hem de çocuklarının enerjilerinin “ne”  olabileğeceğini “ yönlendirmek yerine “ne olduğuna" razı olup oturanlardandır.</p> <p>Buna öğrenilmiş çaresizlik deniliyor. Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin herhangi bir durumda çok sayıda başarısızlığa uğrayarak bir şey yapsa da hiçbir şeyin değişmeyeceğini, olayların kendi kontrolünde olmadığını, o konuda bir daha asla başarıya ulaşamayacağını düşünüp, bir daha deneme cesaretini kaybetmesidir. Adeta beyne pranga, dile kilit, kola kelepçe, ayağa zincir vurulması gibi bir kuşatılmışlıktır</p> <p>Öyleki hayata dair tutkularımız zedeleniyor bu sebepten. İnsanın potansiyelini kendinden çalmakla kalmıyor, hayallerini çürütüyor, cesaretini kırıyor, kazanmayı değil, kaybetmeyi kabullenmeyi, suçlamayı öğretiyor öğrenilmiş çaresizlik. Öyle bir noktaya getiriyor ki insanı bu illet, sevilmekten korkuyoruz, kendimizi sevilmeye layık görmediğimiz için. Düşünmekten korkuyoruz, bize sorumluluk yükleyeceği için. Konuşmaktan korkuyoruz, eleştirilmekten korktuğumuz için. Duygularımızı ifade etmekten korkuyoruz reddedilmekten çekindiğimiz için.</p> <p>Asla geçmişteki başarısız sonuçlara tutsak etmemeliyiz kendimizi. Hatalarımızı, başarısızlıklarımızı, hayal kırıklıklarımızı bir ömür boyu sırtımızda tasımımız gerekmiyor ki. Başarısızlık, başarmamış olmak demektir. Başka hiçbir şansın kalmadı, isteklerine sahip olamayacaksın diye karalar bağlaman demek değildir. Başarısızlık, başarı için bir şeyler yaptın ve bir şeyler öğrendin demektir.</p> <p>Edison tarihte en fazla başarısızlığa uğrayan, ama aynı zamanda an büyük mucit. Sadece ampulü icat etme aşamasında bile 10 binin üzerinde başarısızlığı vardı. O günün önde gelen gazeteleri, Edison`un zamanını boşa harcadığını ve yapmaya çalıştığı şeyin imkânsız olduğunu yazıyordu.</p> <p>5 bin deneyden sonra genç bir gazeteci Edison`un yanına gelip: “Efendim, 5 bin kez başarısız oldunuz, başka başarısızlıkları göze alacak mısınız?”  diye sorar. Edison`un cevabı ise: “ Ben başarısız olmadım, sadece ampulün nasıl çalışmayacağının 5 bin yolunu buldum. Nasıl çalışacağına da 5 bin adım yaklaştım.” olur.</p> <p>Yaşamımızın hedefi bir şeyler başarmaktır. Kaç kez başarısızlığa uğradığımızın bir önemi yok. Önemli olan bedenimizi ve beynimizi azimle, vazgeçmeden eğitmemizdir.</p> <p>Potansiyelimizi kullanamamamızın, olabileceğimiz insan olamamamızın, içimizdeki gizli cevherleri ortaya çıkaramamamızın nedenlerinden biri de olumsuzluktur. Çevremizdeki olumsuz davranışlar, olumsuz sözler de beraberinde öğrenilmiş çaresizliği getirebiliyor.</p> <p>Kurbağaların günün birinde yarışı varmış. Hedef çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar. Ve yarış başlamış. Seyircilerin hiçbiri, yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyorlarmış.</p> <p>Sadece ortalıkta şu sesler duyulabiliyormuş: “ Zavallılar hiçbir zaman kazanamayacaklar!” </p> <p>Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş.</p> <p>Seyirciler bağırıyorlarmış: “Zavallılar, hiçbir zaman başaramayacaklar!”  Sonunda kurbağaların bir tanesi hariç, hepsinin ümitleri kırılmış ve yarışı bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayretler içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş bu işi nasıl başardın diye. O anda farkına varmışlar ki kuleye çıkan kurbağa sağırmış. Olumsuz sözleri duymadığı için kuleye çıkmayı başarmış kurbağacık.</p> <p>Pirelere ve kurbağalara yapılanları bizler de çocuklarımıza yapıyor muyuz? Acaba çocuklarımızın başarısız olmasında “Sen bunu yapamazsın.” , “Sen kim bunu yapmak kim?”  , “Senin potansiyelin bu zaten, bundan daha fazla ileri gidemezsin.”  gibi sözlerimiz etkili olmamış mıdır?</p> <p>Hâlbuki olumlu sözcükler ve olumlu tavırlar olumlu sonuçlar getirir. Olumsuz düşünün insanlar olmayalım, olumsuz düşünen insanları duymayalım. Olumsuz düşünceleri kendimizde zihinsel canavarlar haline getirmeyelim. Geçmişteki olumsuz izlerin geleceğimizi şekillendirmesine izin vermeyelim.</p> <p>Çaresizlik öğrenildiği gibi bütün zincirler kırılıp güçlülük de öğrenilir. Bunu başarabilmek için yürekten arzu ve coşku gerekir. Yürekten arzulamak, hayatı coşkuyla yaşamak her başarının başlangıç noktasıdır. Nasıl başarılı olacağımızı hep araştırıp dururuz. Oysa bunun cevabı bizim içimizde, kendi yüreğimizde.</p> <p>Yürekten arzuladıklarımız varsa, başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok.  Çünkü arzu ve coşku hayalini kurduğumuz her başarının yakıtıdır.</p> <p>Mükemmelliği “ oralarda bir yerlerde “ mucize yöntemlerle değil, kendinizi ateşleyerek aramanız dileklerimle...</p> <p>Sağlıcakla kalın.</p> <p>Kevser Topyıldız Küçük</p>
  • BafraHaber Yorum
  • Potansiyeliniz öğrenilmiş çaresizlikle sınırlı değildir içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0