Bafra’da tarım ve akla gelenler

Bafra’da tarım ve akla gelenler

2 bin 500 futbol sahası büyüklüğünde bir tarım arazisi düşünün, kulağa zorlama geliyor değil mi? Aslında, Karaköy Harası’nın hemen hemen yarısı kadar bir yerden bahsediyoruz, yaklaşık 18 bin 500 dönüm.

Brezilya hükümeti bu büyüklükteki bir Amazon ormanı alanını yakarak tarım arazisi yapmış, bu operasyonu da İngiltere ve İtalya hükümetleri tarımsal ürün talep ettiği için yapmış. Yani Brezilya, İngiltere ve İtalya’nın gıda ihtiyacını karşılamak için kendi ormanlarını yakarak ekonomik fayda üretmeye çalışmış. Bu duruma ABD oldukça sert bir tepki göstererek, sera gazı salımına olumsuz etkisi olduğu için operasyona karşı çıkmış, ancak Brezilya egemenlik kapsamında kendi doğal zenginliklerini tasarruf etmekte özgür olduğunu ifade ederek gelen tepkilere aldırış etmemiş ve ormanları tarım arazisine çevirmiş.

Bu haberi geçen hafta tüm dünya şaşkınlıkla takip etti, tatbiki ben de ilgiyle izledim, beni meraklandıran kısım ise bambaşkaydı. Tarım cennetti bir şehrin evladı olarak bu haberden yola çıkarak yapmamız gereken ne çok şey olduğunu veya yapmadığımız ne çok şey olduğunu fark ettim, hatta bir adım öteye giderek, belli doğruları yaptığımızda dünya çapında bir tarım üretimi ve ihracatı sistemi kurabileceğimize itimat ettim. 

Bafra’da yaklaşık 120 köy var, Samsun Valiliğinin raporuna göre bu köylerde ekilebilir tarım arazisi 604 bin 287 dekar, Tahıl başlığında, 118 bin 732 dekar ile çeltik üretimi en geniş alana yayılarak İpsala’dan sonra Türkiye’de ikinci sırada. Sebze başlığında, 48 bin 500 dekar ile Bafra Lahana üretiminde Türkiye’de birinci sırada, Meyvecilikte ise Bafra’nın kayda değer bir üretimi yok. Hayvancılık açısından ise Bafra ülke ortalamasında seyreden bir yetiştiricilik yapıyor. 

Aynı raporda Bafra’da 9 farklı birlik ile çiftçilerin örgütlendiği görülüyor, Arı üreticileri, kırmızı et üreticileri, süt üreticileri birliği gibi, yine tarımsal sanayi noktasında Bafra’nın oldukça geride olduğu rapor ile tespit edilmiş. ( Detaylı bilgi için OKA 2018 raporuna bakabilirsiniz )

Dünya’daki gelişmeler ile eldeki verileri karşılaştırdığımızda, karşımızda heba edilen bir potansiyel duruyor. Allah vergisi topraklarımızı, Allah vergisi aklımızı kullanarak yönetemiyoruz. 

Bu noktada bazı doğruları beraber konuşmalıyız;

1-) Öncelikle, Bafra’ya özel ‘’Narkotik timi’’ kurmak yerine, Bafra’ya özel ‘’ Tarım ajansı’’ kurma vizyonuyla yola çıkmalıyız. Belediyenin ve Kaymakamlığın öncülük edeceği bu ajansı çiftçilerin ortak iradesi ile oluşturarak, yine çiftçilerden oluşan bir yönetim kurulu belirlemeliyiz. Ajansın hukuki statüsünü mevzuata uygun şekilde kararlaştırmalıyız.

2-) Kuracağımız Tarım Ajansı’nın hazırlayacağı strateji belgesi kapsamında elimizdeki tarım arazilerinin analizi, ürünlerin verimlilik haritası, hangi köyün hangi ürüne daha yatkın olacağı, yıllık üretimin hangi ürünler üzerinden yapılması gerektiği gibi birçok konu tespit edilerek çiftçilik belgesi alan herkesi düzenli eğitimler ile doğru üretime yönlendirmeliyiz. İnsanlar kendi iradeleri ile kurulan bir kuruma devlet dairesi muamelesi yapmayacaklardır.

3-) Tarım ajansını kuran ortak irade ile tarımsal ürünlerin sanayi ürünü haline getirilmesi başlığında yatırım ve teşvik izleme komitesi kurup ortak iradeyi, ortak sermayeye dönüştürmeliyiz. En fazla ihtiyaç duyulan ürünler üzerinden, çok ortaklı A.Ş’ler ile sanayi tesisi kurma yolunda ilerlemeliyiz. Özellikle bu noktada kooperatifleşmenin desteklenerek çiftçileri kooperatifler bünyesinde örgütlemeliyiz.

4-) İhracat açısından en önemli sorun olan pazarlama sorununu yine kuracağımız Tarım Ajansı bünyesinde oluşturacağımız dış ticaret birimi üzerinden yürütmeliyiz. İstihdam edeceğimiz dış ticaret uzmanları ile dünya çapındaki fuarları takip ederek, çiftçilerimiz adına dünyanın her yerine bilgilendirme metinleri göndermeliyiz. “PR” ve “Reklamı” kendimiz yapmalıyız. Doğru bir pazarlama sistemi ile Bafra tarımını dünyaya açacağımız muhakkaktır. 

Özet olarak ele aldığım bu önermelerin altı doldurulacaktır, Bafra’yı dünya çapında bir tarım şehri haline getirme mecburiyetimiz var, ‘’Suyun ve Gıdanın” teröre sebep olacak kadar önemli hale geldiği bir dünyada üzerinde oturduğumuz hazinenin farkına varmamız gerekiyor. İngiltere, İtalya veya İsveç ya da Kanada neden Brezilya’ya gitsin, gıda ürünlerini biz satalım, Bafralı satsın!

Brezilya’nın orman keserek tarla yarattığı, Japonya’nın deniz aşırı adalardan gelerek dibimizde tesis kurduğu bir dünyada Bafra olarak biz neyin kavgasını veriyoruz. Yaptığım her eleştiriye ağız dolusu kin ve öfke akıtan arkadaşlar, yetkililere bu yazıyı okutsun. Bu yazılanları yapacak makamda oturanlara, ‘’Neden tarım için bir seferberlik ilan etmiyoruz “ diye sorsun. 

Ben kötü, ben art niyetli, ben cahil olayım, ama seni fakir ve huzursuz bırakmaya kimsenin hakkı yok! 

Ey Bafra! Potansiyelinin farkına var, benden söylemesi, dünya işte buraya gidiyor. Yöneticilerin seni Kazandere’den öteye götüremiyorlarsa, bunun da kabahatlisi ben olayım hemşerim. 

Av. Afşin Hatipoğlu

  • BafraHaber Yorum
  • Bafra’da tarım ve akla gelenler içeriğine yorum yapmaktasınız
Favicon
  • Toplam Yorum 0